İslam Tarihi

Yazar : Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, Ziya Nur
Yayın Tarihi : 1982
Dil : Türkçe
Sayfa Sayısı : 846
Ölçü : 17,5 x 24 cm
Yayınevi : Ötüken Neşriyat
Bahsi Geçen : Ahmed Hilmi (Filibeli)

Ahmed Hilmi Bey, 1865 M. 1281 H.'de, bugün Bulgaristan'da kalan Filibe şehrimizde dünyaya gelmiştir. Pederi, Babapaşazade Şehbender Süleyman Bey'dir. Pederinin, Hazer kıyısında bulunan Akşit Türkmenlerinden olduğu mervidir. Validesi Şevkiye Hanım ise Kafkasyalıdır. İsminde kullandığı "Şehbenderzade" ve "Filibeli" lakapları, pederinin mesleği ve soyu ile doğduğu yeri göstermektedir. Ailesinin en büyük çocuğu olan Ahmed Hilmi, mekteb-i ulümu Filibe müftüsünden tahsil etmiş ve bilahare İstanbul'a gelerek Galatasaray Suıtanisi'ni bitirmiştir. Bundan sonra, ailesi ile İzmir'e gitmiş ve bir müddet de orada kalmıştır. 1890 tarihinde; Düyun-ı Umumiye İdaresi'ne girmiş ye memuriyetle Beyrut'a gönderilmiştir. Gençlik hevesiyle ve Jön-Türk neşriyatının tesiriyle bir ara Mısır'a kaçmıştır. Burada, "hürriyet, müsavat, uhuvvet" gibi dipsiz ve boş sloganlarla, güya "istibdad"a karşı faaliyet gösteren Jön-Türk grubunun içine girmiş ve modaya uyarak, o da, "Çaylak" isimli bir gazete çıkarmıştır. O sırada, Paris, Londra ve Kahire gibi merkezlerde bulunan ve istibdada karşı neşriyat yapan Jön-Türk grubu, pek muhalif fikirlerle meşbu bir kozmopolitler takımı teşkil etmektedir. Ciddi bir devlet şuurundan yoksun olan bu grupların başlıca sloganı "Hürriyet ve Kanun-ı Esasi"dir. Nitekim müellif de, bu dipsiz "hürriyet" sloganına kendisini kaptırmış görünmektedir. Kitabının sonundaki "inhitat sebepleri" bahsi, çok harc-ı âlem fikirlerle doludur. Burada o, "hürriyetin her derde deva bir iksir" olduğuna inanmış gibidir. Bütün Jön-Türkler için umumi olan bu kanaatin ne kadar saçma olduğu, bizi ne feci badirelere sürüklediği, bugün çok daha iyi görülmektedir. "Hürriyet", ancak, devlet tamamiyet-i mülkiyesini ve millet bütünlüğünü gözeten, asla tahrikçiliğe kapılmayan, fikir ve düşünce serbestliği şeklinde olursa faydalı olmaktadır. Fakat, Sultan Hamid devrindeki Jön-Türk neşriyatında böyle bir şuuru görememekteyiz. Müellif de, herhalde, gençlik halet-i ruhiyesi ve hevesleri icabı, böyle bir yola girmiştir. 1901 senesinde, İstanbul'a gelen müellif, burada bir müddet kalmıştır.
******
DİKKAT!
İstanbul Kitapları (7654 kitap)
ve
Osmanlı Kitapları (2586 kitap)
Koleksiyonları satılıktır.
Çok kıymetli ve nadir kitapları da kapsayan bu
Koleksiyonları almak isteyenler
İletişim paragrafından lütfen mesaj gönderin...